24 Temmuz 2015 Cuma

Kürtler ne istiyor, devlet ne anl(am)ıyor

TC yüzyıldır paranoyak bir zihniyete gömülmüş, herkesi düşman  ve Türkiye'yi bölen Görüyor,
1920 den bu güne verilen faşist eğitim neticesinde on yılda Onbinlerce nur(suz)lu genç yetiştirdiler.
Zaten Osmanlı da eğitim ,ilim,hukuk çökmüştü (1700 lü yıllar ve sonrası ),
Bu cehaletler ile hemhal olmuş, dini siyonist bir idrak ile anlayan/kavrayan, kendinden Başkasını düşman gören bu idrak Türk'leri içe dönük ve çok şüpheci bir duruma sokmuştur,
Parçalanan Osmanlı dan geriye kalanlar Irkçı bir kimliği tercih edip milli ve Irkçı bir devlet tesis etmeye çalışırken,
Bu toprakların kadim yerlisi Kürtleri unutuyorlardı.
Herkes Türk ve Türk olmalıydı .aslına yabancı devşirilmiş insanlar mal bulmuş Mağribî gibi bu mefkûreyi başlarına taç edip,Türklük. Adına ne kadar övgü ve Hamasi Söylem varsa söylediler neşrettiler.
Unuttukları Kürtleri ne yapacaklardı;
Güneş dil teorisi diye bir saçmalık ile onları türkleştiremediler,
Öyleyse onları bütün medya unsurları ve konferanslar da "Ti"ye alacak,tahkir edecek ve böylece aslından utandırıp Türk yapacaklardı.
Ne yapıyorlarsa bu Kürtler asimilasyona mukavemet gösteriyor kendi dinamikleri üzerinde doğrulmak istiyordu,
Genç TC  devleti öyle ise politika değiştirecek, tenkil, kıtal,tehcir, hapis gibi devlet kudreti isteyen hareketleri masum ve mazlum Kürtlere uygulayacaklardı,
Uyguladılar...hayasızca, insafsızca çünkü Faşizmin ,(Irkçılığın)dini yoktu,bilakis kendisi bir dindi.
Bu baskılar attıkça Kürt ve Kürdistan duygusu yüreklere yerleşiyor 30'ayakın Kürt isyanı patlak veriyordu,
Çanakkale ve yemende kendilerine Sırt dönmeyen ve ilk Müslümanlığı tercih eden bu millet (Kürtler) i bu defa Türkler dönüştürmek adına faili Meçhul (fail aşikâr) lerle beyin Takımı'na suikastler düzenlemekten geri kalmıyordu.
     21.asırda dahi bu zihniyet ile hareket eden TC Kürtleri sindiremediğini görüp Zulmün şiddetini artırarak şunu elde etti;
"Kürtleri yitirmek".
Yitik Kürtler 50 milyona yaklaşan nüfusu ile Ortadoğu'da bir güç olarak Batılıların ilgisini çekti,zaten Arablar Uyanıyor,İran ile  sorunlar var , TC eski hayalleri ile neo Osmanlıcılık gibi emperyal bir Hülya ile meşgul iken Şark ul Avsata nizam Kürtler ile verilecekti,
Zaten 1900'lü yıllardaki İngiliz'lerin A Plan'ı iken bu strateji, Kürtler'in Osmanlı'ya ihanet etmemesi üzerine ikincil dereceye düşüp,Arablar  A Plan'ı oluyordu.
Bugün eski A Plan'ı tozlu raflardan inmiştir, yaklaşık 25 Yıldır bu zemine göre politikalar geliştirilmektedir.
Bu Batı'nın Ortadoğu için öngördüğü stratejidir, doğaldır,adamlar işini yapmaktadır,
     Peki içe dönersek;
TC Türkler için ne yaptı, hala Kapıkulu mantığı ile Türkleştirmek , Misak-ı milli şuuru ile hareketten başka bir şey yok....
    Peki Kürdistan bu topluluk için bir hak değilmidir, Arap Türk Fars Urdu. Bunlar devletler kurarken Kürdistan niye kurulmasın/ kurulmadı?
Çünkü dört parçaya bölünmüş Kürdistan Irkçı devletlerin işgali Altın'da kalmış devlet olursa toprak ve güç kaybedeceklerdi, üstelik farklı bir refleks ile sanki başka düşman yokmuş gibi Kürdü birincil düşman gördüler,
Islâmcı! Denilen yazar kırıntıları hormonlu ümmet bilinci üflerken, sosyalistler enternasyonalist bir Anlayış pompalıyorlardı , Kemalistler Kürdü kendine Eşit dahi görmeyecek kadar Irkçı ve hayvani bir dürtü ile hareket etmekteydi..
Gerçekten ne islamcısı ve ne de sosyalisti 
Gerçek iman etmiş müttakîler değillerdi.
Her iki kesimde Kürdü Tc'ye ilhak etmenin  Şeytani düşünce tarzına uyuyorlardı,
Yegane gayeleri çevir kazı yanmasın Politikaları ile Kürdü devşirmek,türkleştiremedikleri içinde türkiyeselleştirmekti.
Kürtler uyandı beyler...
Ya insaf ve merhamet ile kürd ile kolkola girip güçlü bir medeniyet oluşturacaksınız (bu da dil,eğitim,kültür,sosyolojik tüm etkinliklerde Türk'ün yanına Kürdü de yazarak).
Yada Kürtlere kendi menfaatleri Karşılığında devlet Vaad eden batı ya kendi elleriniz ile teslim edeceksiniz..
   Çok mu zor olurdu sizler Arapça,Türkçe,eğitim görürken kürdümde Kürtçe okuyup yazması insani bir hak değilmiydi bu..
Münafıklığın alametlerinden biri de hakikati duyduğunda yüz çevirip hakaret etmesidir....

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Daiş'in üç aylık Ömrü kaldı

Daiş Batı'nın yıllardır Müslüman coğrafyada oynadığı oyunlardan bir oyundu,
Lawrence gibi...
Uluslararası bağlantıları, elde ettiği lojistik destek ve  askeri mühimmatlara çok kolay erişimi, en önemlisi kitleler halindeki savaşacak personelin çok hızlı bir şekilde aynı bölgeye sevki ve organize hareketleri...
Harab olmuş bir devlette kendi idare sistemini kurup kendi ekonomik yapısını oluşturması ...
Bu Tür faaliyetleri bugüne kadar hiçbir gayri Meşru bir örgüt gerçekleştiremediği gibi bu alt Yapıya da sahip  olamamıştır,
Tabi uluslararası bir konsorsiyumum eli bu işe karışmadıkça...
Ve beklenen son;
Sina yarım adasından İsrail'e atılan üç füze ne anlama geliyor,
Bu hareket şaibeli kukla bir yapının daha sonra başka yerlerde de kullanılması adına,
Müslüman coğrafyada takdir toplaması, bu örgütün Batı menşeli Servisi'lerin kullanmadığı bir algınınoluşturulması...
Önemli bir nokta da şudur;
Personelin %90 nı bu örgütü islami sanan cahil cihadcılardan oluşmuş olmasıdır bu şu anlama geliyor,
Lejyoner bir sistem yerine mükâfatını Allahtan bekleyen körü körüne samimi can feda edecek bir fedai ordusu...
  İsrail'e atılan üç roket ile Batılı güçler ;
Bir misyonu yerine getiren bu kirli örgütü bu vesile ile ekarte edecek ama Müslüman'ların gözünde de İsrail'e saldırdı diye yok edildi algısı yerleştirilecek
,
Çünkü günü ve zamanı geldiğinde başka coğrafyalarda bu sistem tekrar kullanılacaktır..

Diyanet niçin var

Diyanet rejimin rüzgar gülüdür, tarihte bel'am ibn-i Baura gibi nerede duracağını bilmiyen yanlış tasnif bilgilere sahip ehl-i ilim ama ne kadar ehl-i iman ,sorgulanma zamanı gelmiştir artık...
     Diyanet'in yozlaştırıcı birkaç icraatı;
İnönü döneminde camiler ahırlara dönüştürülür  sükut ederler,
Ezanlar Türkçeleştirilmiştir hemen Türkçe ezan okuma , hatta en iyiyi kim okur telaşına girerler,
     Menderes dönemidir;
NATO'ya girmek için insanlarımız Kore ye Savaş'a gönderilir, emperyalist ve her iki Tarafın da din ile alakası olmamasına mukabil bu Savaş'ta ölen Müslümanlar'a şehid sağ kalanlarına Gazi payesini vermekten haya etmemiş bir kurumdur diyanet.
ÖZAL dönemidir; Semra ÖZAL papatyalar gurubunu kuruyor, türban ve örtünmenin imandan olmadığının fetvasını alır Malatya müftülüğünden, mutludur. Çünkü Kocasını. Bir nebze köşeye sıkışmışlıktan beri etmiştir,
Muvahhid bir hoca gelir  Malatya müftüsüne;
Hocam örtünme imanın şartı mı? Müftü hayır deyince,
Osman hocadan okkalı bir kafa yer,
Osman hoca şöyle devam eder;
Kitaplara iman var müftü efendi kitaplara iman
Ve bu kitaplarda hicab ve Örtünme ayetleri var,
Sen kitaplara iman etmekten cildine iman etmeyi mi anlıyorsun der...
Diyanet budur...
Sünni dini (Emevi -Abbasi kültürü)nin temsilcisi kâh sultana hadim, kâh ordu komutanlarına ram...
Islâmın doğru ve pak anlaşılıp yaşanmaması için. Halk ile idare Arasında  sibop...
Şair;
Bir sabah uyandım minarelerden bir ses;
Tanrı uludur, Tanrı uludur,
Babam memurdur,
Devletin kuludur, devletin kuludur...
Allah'a kul rasülüne tabi olacak Müslümanlar'ı kesmeden diyanet artık lağv edilmeli ....
Bekir duvarcı